Denge Gazetesi Manşetinden alıntıdır.
DEVA Partisi Manisa İl Başkanı Prof. Dr. Süreyya Sakınç, Türkiye’nin ve Manisa’nın sorunlarına deva olacaklarını belirterek, gazetemiz Denge’ye özel açıklamalarda bulundu. Tüm sorularımıza samimi ve içtenlikle yanıt veren Sakınç, genelden yerele birçok konu hakkında dobra dobra konuştu.
Siyasetin Nabzı köşemizin bu haftaki konuğu DEVA Partisi Manisa İl Başkanı Prof. Dr. Süreyya Sakınç oldu. Uzun yıllar akademik çalışmaları ile Manisa’ya hizmet eden Başkan Sakınç, siyasetin bir bilim olduğunu söyleyerek, vatandaşların sorununa çözüm olacak tüm formüllerin bilimsel bir tabanda karşılığının olduğunu ve bu çözümlerin DEVA Partisi bünyesinde hazırlanmış olduğunu belirtti. Başta Manisa il yönetimi kadrosunda olmak üzere, Türkiye’deki teşkilatlarının içerisinde liyakate büyük önem verdiklerini kaydeden Sakınç, partilerinde her ideolojik görüşten insanların bulunduğunu belirterek merkez demokrat bir yapıya sahip olduklarını söyledi. Teşkilatlarını oluştururken Manisa’da engellerle karşılaşmadıklarını aktaran Sakınç, tam tersine il genelinde büyük bir ilgi ile karşılaştıklarını ifade etti. İşte Başkan Süreyya Sakınç ile yaptığımız o özel röportaj... AKADEMİK BAŞARILARLA DOLU BİR KARİYER HAYATI * Biz gazeteciler sizi yakından tanıyoruz ama okuyucularımız için röportajımıza başlarken biraz kendinizden bahseder misiniz? -1960 Doğumluyum. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye bölümü mezunuyum. Akademik hayatıma 1984 yılında başladım. Öncelikle 9 Eylül Üniversitesi daha sonra Celal Bayar Üniversitesi oldu. Celal Bayar Üniversitesi’nde 30 yıllık akademik hayatımda Maliye bölümünde profesör olarak emekli oldum, 2014 yılında. Bu süreçte gerek yurtiçinde gerek yurt dışında akademik çalışmalarım devam etti. Yurt dışında ziyaretçi öğretim üyesi olarak bulundum. Celal Bayar Üniversitesi’nde emekliye ayrılmadan önce senatörlük görevinde bulundum. Yine üniversitede birçok idari kadro da yer aldım. Temple Üniversitesi’nde, Amerika’da yerel yönetimler üzerine post aktarımı yaptım. Orada, Manisamıza hizmet anlamında ilimizin sosyal ve ekonomik yaşantısında danışman, akademisyen olarak katkılarda bulundum. Manisa Ticaret Sanayisi Müşaviriliği yaptım. Eski Belediye Başkanı Adil Aygül zamanında Ege Belediyeler Birliği danışmanlığı yaptım. Manisa Valiliği, OSB ve diğer ticaret odalarıyla ilişkili araştırma ilişkili projeler yaptım. Bunların yanı sıra sivil toplum çalışmalarında demokrasi ve saydamlık enstitüsü derneği yönetim kurulu başkanıyım. Yurt içinde ve dışında satılan akademik araştırma kitaplarım var. *Genç yaşta emekliliye ayrılmışsınız. Genelde profesörler çok daha uzun yıllar mesleklerini sürdürüyor. Sebebi nedir? -Sebebi şu; ben aynı zamanda Yeminli Mali Müşavirim. Kamu gözetim kurumunun yetkilendirdiği bağımsız denetçiyim. Bu nedenle emekli olduktan sonraki yaşantımda enerji ve yaş anlamında daha fazla hizmet verebilmek amacıyla, ben erken emekliye ayrıldım. Bir bağımsız denetim şirketinin ortağıyım. Bu arada tabii akademik çalışmalar ve sivil toplum çalışmaları da devam ediyor. ZORUNLULUKTAN ORTAYA ÇIKAN BİR SİYASİ HAREKETİZ *Peki siyaset ve DEVA Partisi ile tanışmanız nasıl oldu? -Bu soru güzel ve önemli bir soru. Benimde başta kedime sorduğum önemli bir soru. Çünkü bu tarihe kadar herhangi bir siyasi parti içerisinde aktif olarak görev almadım. Fakat siyaset ile ilgilendim. Siyaset, bir bilimdir. Siyasetin dürüst ilkeli ve kamu yararına olması gerektiğine inanan birisiyim. Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan’ın kendisinin de ifade ettiği gibi, Demokrasi ve Atılım Partisi bir zorunluluktan ortaya çıkmış siyasi harekettir. Ben de bu zorunluluktan ortaya çıkan siyasi harekete katkı vermek istedim. Geleceğimizi belirleyen siyasettir. İçinde bulunduğumuz koşullarda siyasete atılmanın gerekliliğine inandım. DEVA Partisi Genel Başkanımız Sayın Babacan’ın liderliğinde güven veren, dürüst, ilkeli bir siyasetçi olduğu için ona destek vermek ve milletimize hizmet etmek için siyasete atıldım. GÜÇLENDİRİLMİŞ BİR PARLEMENTER SİSTEMDEN YANAYIZ *Zorunluluk kısmını biraz daha açabilir miyiz? DEVA’nın oluşmasını sağlayan bu zorunluluklar nedir? -Tabii ki, şuanda ülkemizin içinde bulunduğu durumu yorumlamak bu sorunun cevabı için yeterlidir. Birincisi; Türkiye’de insan hak ve özgürlükleri, düşüne ve ifade özgürlüğü bakımından demokrasinin tam olarak yerleşmesi gerektiğine inanıyoruz. Şuanda başta basın özgürlüğü olmak üzere düşünce ve inanç özgürlüğünün serbestçe ifade edilmesinde bazı sıkıntılar var. İkincisi; Türkiye mevcut Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarattığı bazı sıkıntılarla uğraşıyor. Güçlendirilmiş bir parlementer sistemin yokluğunda, kuvvetler ayrılığı ilkesi tam olarak gerçekleşmediği için yasama, yürütme ve yargı arasında, denge ve kuvvetler ayrılığı ilkesi gerçekleşemiyor. Şuanda maalesef ki sistem, parlamentoyu dışarı çıkarmış durumda. Meclisin daha yetkin olmasından yanayız, bu anlamda da güçlendirilmiş bir parlamenter sistemden yanayız.